Ankara - 2012
Eklenti, Medeni Kanun m.686’ya göre “asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır mal” olarak tanımlanmakla beraber bütünleyici parça, Medeni Kanun m.684’e göre “yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parça” olarak tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla bir parça, asıl şeyden ayrılmasının asıl şey yok edilmeden, zarara uğramadan ya da yapısı değiştirilmeden olanaksız olması dolayısıyla temel unsur haline gelebileceği gibi, yerel adete göre temel unsur sayıldığı için de bütünleyici parça niteliğini kazanabilir. O halde bilgisayar alırken işletim sistemi bilgisayarların bütünleyici bir parçası olarak mı yoksa bir eklenti olarak mı düşünülmelidir?
Bu hususta kanımca düşünülmesi gereken ilk unsur bilgisayar firmasının üreticiye çalışır ve kullanıma hazır bir durumda olan sistem arzı ve tüketicinin de aynı şekilde bir talebi bulunduğudur. Firmanın işletim sistemsiz olarak yaptığı satışlarda bilgisayar aslında kullanıma hazır olarak gelmemektedir ve bu durum kimi tüketici açısından ürünün “defolu” olarak nitelendirilmesine yol açabilmektedir. Bu noktada Ankara 1. Tüketici Mahkemesi'nin 14.12.2009 tarih ve E.2008/520, K.2009/622 sayılı kararı da göz önünde bulundurularak bir sonuca varmak gerekmektedir. Gerekçeli karar kanımca kısmen yanlış kısmen de yanlış yorumlanmakla birlikte özellikle Windows işletim sisteminin tekel niteliğinin kırılması ve bu alandaki rakabetin ülkemizde de hayata geçebilmesi açısından önemli niteliktedir.
Kararda belirtilen ürünün tüketiciye işletim sistemsiz olarak satılması hususu daha önce de değinildiği üzere ürünün defolu olarak nitelendirilebilmesine yol açabilmesi nedeniyle yanlış olmakla beraber tüketicinin işletim sistemini seçebilme özgürlüğüne dair verilen karar da üreticinin de tüketicinin talep ettiği işletim sistemini yüklü olarak satış yapmasını gerektirmektedir.
Burada gözardı edilmemesi gereken bir diğer husus ise bilgisayar üreticisinin farklı seçenekeler arasından seçerek birleştirdiği bu “hazır” bilgisayarın işletim sisteminin de yine üreticinin seçimi olarak bilgisayarda yer aldığıdır. Yani nasıl ki bilgisayarı oluşturan donanım parçalarının seçimi açısından tüketicinin, üreticinin sunduğu donanımdan farklı bir donanım talebi mümkün değilse aynı şekilde farklı bir işletim sistemi talebi de mümkün olamamalıdır. Çünkü üreticinin sunduğu bilgisayar her parçasıyla üreticinin seçimleri sonucunda oluşmuş hazır bir sistemdir. Ancak bilgisayarın sadece donanım olarak mı yoksa hazır bir sistem olarak mı düşünülmesi gerektiği sorunu karşımıza çıkmaktadır. Başka bir anlatımla işletim sistemini bilgisayarın bütünleyici parçası mı yoksa eklentisi olarak mı kabul etmemiz gerekmektedir.
Kuşkusuz bilgisayarın donanımını kullanabilmek için bir de yazılıma ihtiyaç vardır. Donanımları kullanabilmek için gereken en temel yazılım işletim sistemidir. Donanımı kullanmamızı sağlayan diğer bütün yazılımlar da zaten işletim sistemi üzerine inşa edilmiştir. Bu nedenle donanım-işletim sistemi uyumluluğu büyük önem arz etmektedir. Şayet işletim sisteminin donanım ile uyumsuz olması halinde uygun yazılımların da kullanılamayacağı düşünüldüğünde donanım kısmen veya tamamen kullanılamaz hale gelmektedir. İşbu nedenle üreticinin bilgisayarın donanımını birleştirirken üzerinde çalışacak işletim sistemini de dikkate alması gerekmektedir. Oysa özellikle söz konusu karardan sonraki uygulamada bilgisayar tek bir işletim sistemi göz önüne alınarak üretilmekte ve tüketici bilgisayarı işletim sistemsiz alsa dahi donanımı kısmen ya da tamamen kullanamama sorunuyla karşılaşmaktadır. Bu da söz konusu donanımı tüketici açısından işlevsiz kılmaktadır. Mahkeme kararının yanlış yorumlanması nedeniyle oluşan bu durum ancak işletim sistemine özel üretim yapılarak ya da tüm işletim sistemleriyle uyumlu donanım üretilerek ya da birleştirilerek çözülebilir. Aksi halde üretilen işletim sistemsiz ve donanımı tüm işletim sistemleriyle uygun çalışmayan bilgisayarlar tüketici açısından işlevini tam olarak yerine getirememektedir.
Öte yandan ilgili davada yer alan ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Onur Tolga ŞEHİTOĞLU’nun 19.06.2009 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere işletim sistemi, “paltonun yanında zorunlu olarak satılmaya çalışılan bir eldiven” gibi bilgisayarın yanında satılan bir “ediven” midir? Bilgisayarı kullanmak için işletim sisteminin bulunması kuşkusuz bir zorunluluktur ancak bilgisayarlarda işletim sistemi cep telefonu, tablet, vb. cihazlardaki işletim sistemlerinin aksine gömülü bir yapıda bulunmamakta ve kolaylıkla istenilen ve donanımla uyumlu işletim sistemleri yüklenilebilmektedir. Hatta aynı bilgisayara birden fazla işletim sistemi yüklenmesi de mümkündür.
Yine kuşkusuz bilgisayarı nasıl kullanacağına kullanıcının kendisi karar verir. İşletim sistemleri alternatifsiz değildir. Bu nedenle de salt donanım olarak satılan başka bir deyimle işletim sistemi bulunmayan bir bilgisayarın ayıplı bir mal değil aksine işletim sistemi kurulum dosyalarını kopyalamak için dahi kullanılmamış “hazır bir sistem” olarak kabul etmek gerekir. Kullanıcı bilgisayarına kullanım ihtiyaçları doğrultusunda işletim sistemini seçip kurmakta özgürdür.
Sonuç olarak bilgisayardan işletim sisteminin silinmesi ya da varolan işletim sisteminin değiştirilmesi hallerinde bilgisayar yok edilmeden, zarara uğramadan ya da yapısı değiştirilmeden varlığını sürdürmektedir. Yerel adetlere göre ise işletim sistemi bilgisayarın olmazsa olmaz bir temel unsuru olmakla beraber. Sözü geçen işletim sistemini belli bir işletim sistemi olmamakla birlikte herhangi bir işletim sistemi olarak kabulü gerekir. Bu nedenle işletim sisteminin bilgisayarın bütünleyici parçası olarak değil ayrılabilen ama bilgisayara özgülenmiş ve bağlı kılınmış bir eklenti olarak kabulü daha uygun bir görüştür.